Şekerli Besinler Beyin Fonksiyonlarını Zayıflatıyor !

Çoğu Hastalığın Kaynağı Şekere Dikkat!

Günümüz toplumlarında beslenmede yer alan yüksek şeker oranı, tarihin hiçbir döneminde toplumlarda bu denli yüksek olmamıştı. İstatistik verilere baktığımızda bunu açıkça görmekteyiz. Yapılan araştırmalarda kişi başına yıllık şeker tüketiminin yaklaşık 63-65 kg olduğu tespit edilmiştir. Tabii ki bu yalnızca şeker olarak değil, hazır ve rafine gıdalarda ve ayrıca her türlü market ürünü olan yiyecek ve içeceklere katılmış halde bulunan suni şeker ve tatlandırıcıların toplamı şeklindedir. İşte bu yüzden, bu durumla yakından ilişkili olan obezite, diyabet, insülin direnci, hipertansiyon vb. gibi ciddi sağlık problemleri günümüzde yalnızca belli toplumlara ve ülkelere özgü değil, tüm dünyayı ilgilendiren önemli sağlık problemleri halinde karşımıza çıkmaktadır.

Yapılan bilimsel araştırmalarda sağlıksız yağlar ve yüksek oranda şeker içeren bir beslenme tarzının sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda zihinsel sağlığını da olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkmıştır. Üstelik bu etkiler uzun dönemde değil, bu tür besinlerle sadece dört haftalık bir sürede beslenme sonucu görülmektedir.

Bu konuda Oregon State Üniversitesi’nde yapılan deneysel çalışmalar, yüksek oranda şeker içeren beslenme şeklinin beyin fonksiyonlarını zarara uğrattığını göstermiştir. Bu zarar, yalnızca idrak ve anlama zayıflığı oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda kısa ve uzun dönemli hafızayı da bozmaktadır. Aşırı şeker ve sağlıksız yağ fazlalığı, vücutta bulunan bakteri topluluklarının dengesini ve bu bakterilerin vücut hücreleriyle olan sağlıklı ilişkisini bozarak bu olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır. Kısaca, şekerli besinler yalnızca vücut hücrelerine zarar vermekle kalmayıp, vücuttaki mikrobiyal dengeyi de bozmaktadır. Şekerli besinlerin beyin ve zihin sağlığı üzerinde ne kadar önemli etkiye sahip olduğunu bize göstermektedir.

Özellikle çocukluk döneminde bu şekilde sağlıksız beslenme, çocuklarda öğrenme, hafıza ve yaratıcı düşünme üzerinde oldukça olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu da ileri dönemlerde problem çözme ve yeni durumlara adapte olabilme konularında çocukların sıkıntı yaşamalarına sebep olmaktadır. Bu tür beslenme ile bozulan bakteriyel sistemler, vücutta iltihap reaksiyonunu başlatan maddeler salgılamakta ve bu da bağışıklık sistemine bir anlamda yanlış bilgiler gönderilmesine yol açmaktadır. Bu da vücutta alerji vb. gibi birçok farklı sağlık probleminin ortaya çıkmasını tetiklemektedir.

Ayrıca bakterilerin salgıladığı bazı maddeler, beyindeki sinir iletiminde rol alan maddelerin benzeri etkiler oluşturmaktadır. Bu da vücuda, özellikle beyin hücrelerine yanlış sinyaller gönderilmesine sebep olmaktadır. Kısaca, beyin hücrelerinin sürekli bu şekilde uyarılması, kanda yüksek şeker ve şekere bağlı insülin direnci oluşması sonucu idrak ve bilişsel yeteneklerde azalma, kişide Alzheimer benzeri bulgulara yol açmaktadır. Bahsedilen bu etkilerin yalnızca şeker için değil, aynı zamanda suni tatlandırıcılar için de geçerli olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur.

Bu konuda aslında yapılması gereken en önemli davranış, ebeveynlerin çocuklarını bu tür gıda benzeri ürünlerle hiç tanıştırmaması, beslenmelerinde bu tür maddelere yer vermemesidir. Hayatına bir şekilde bu tür maddeler, aşırı şekerli gıdalar girmiş çocuk ve yetişkinler için ise, bir uzman gözetiminde ve asla diyet yapmadan bu maddelerden yavaş yavaş kurtulmak yapılacak en doğru tercih olacaktır. Bu şekilde, kötü beslenme sonucu hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıkması beklenen diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom, hipertansiyon, erken bunama, Alzheimer gibi ciddi hastalıklardan da korunmuş olunur.